Pages

4 Aralık 2010 Cumartesi

♣ kafam karıştı..o_O

mesela hiç tadını bilmediğim birşeyin tadını daha önce onu tatmış birilerine sorunca neden onlarda bir cevap veremiyor -güzel diyorlarda bu nasıl bir cevap henüz çözemedim!!! güzel iyi de nasıl güzel? güzel ne demek ki?- da cevaba ulaşmak için ikinci soruyu "neye benziyor mesela?" diye sormak zorunda kalıyorum? örneğin geçen gün bamyanın tadı nasıl? dedim... ben çok severim çok da güzel yaparım diye cevap aldım...bu cevapla tatmin olmadım yani neye benziyor dedim...nasıl neye benziyor sorumsu cevabıyla karşılaştım...yani pırasaya mı benziyor lahanaya mi ya da ne bileyim belki de domatese benziyordur dedim...biraz fasulyeye benziyor dediler...demek ki bamya yememiş olmam bir eksiklik değilmiş...zaten bayıla bayıla fasulye yiyorum neden kalkıp bir de muadil tadını keşfedeyim ki....annem arada kendine alır yapar bir yemeklik...bana sormaz bile...anneler biliyor işte yavrusu neyi sever neyi sevmez diye....küçükken bozacı geçerdi ramazanda kapının önünden..."bende boz işşşşcemmmm" diye yerlere yatardım... "sen sevmezsin! güzel değil!" derdi ...birgün gizli gizli boza almıştım içtim...gerçekten sevmedim ,güzel değildi....o günden sonra da annemin söylediklerini hiç sorgulamadım...gerçi son 5 yıldır değişik tadlarla "bi tadına bak belki çok beğeneceksin, hatırım içinnnnnnn!"lerle çok sık çıkıyor karşıma ...herhalde ya o değişiyor ya da benim kendinden ayrı bir organizma olduğumu yeni yeni analiz etmeye başladı....

bir de hissini bilmediğim durumlar var şu ara...mesela bundan birkaç yıl öncesine kadar insanlar midem ağrıyor derlerdi...ki hala zaman zaman midesi ağrıyan ,yanan bir takım kimseleri gözlemleme fırsatım oluyor... mide ağrısı nasıl birşey ben bilmezdim...belki de bilirdim de onun mide ağrısı olduğunu bilmediğimden bir ağrım var ama nedir üzerine düşünmezdim...gerçi hala neye benzediğini ve ne zamanları ilaç alınması gerektiğini çözebilmiş değilim...insanın hemşire annesi olması aslında çok kötü birşey bence...içimde neler oluyor hiç bilemiyorum bu yüzden....semptomları anneme söylüyorum o gerekeni yapıyor..ama insan arada bir yorum yapar beni de aydınlatır değil mi?...tomar tomar yuttuğum o ilaçlar acaba ne işe yarıyor?...yer kaplıyor diye kutularını da atıyorsun bir de kadın!!!...cücük kadar kalmış mayın tarlası görünümlü kartuşlardan seçemiyorum da isimlerini...

çok acı yedim ...bunun çıkışı fena olacak derken insanlar ne demek istiyor?...yuhhh bee bunu da bilmiyorsun demeyin...çünkü geçen hafta tecrübeyle sabitledim....bir avuç cinbiber yeyip ertesi sabah aldım boyumun ölçüsünü ve bu cümleye anlam yükleyebilmeyi başardım!!! soru yemekte değil gerçekten gümrükteymiş...^.^

birde kırık çıkık nasıl olur onu da anlayabilmiş değilim...hiç bir yerimi kırmadım çıkarmadım...belli ki bugün banyo da düşüp kolunu kalçasını kafasını ve bacağını vuran annemde kırmamış...-tüm uzuvlar zigzag çizen bir kombinle vurulmuş mucizevi bir şekilde.bknz: kafanın sol tarafı sağ kol sol kalça ve sağ bacak!- hastaneye yetişeceğiz ya bir taksinin kulu da geçmez...güvenlikten taksi duraklarının numaralarını istiyoruz bütün duraklar ağız birliği etmiş "araç yok haaaaaannnfennndiiiii" diyorlar...kolu da bir şişti ki mübarekkkk!!! acaba kırıldı mı ne oldu kesin kırıldı naaaralarıynan acile girdik...doktor da birşey bilmiyor sağolsun! röntgen möntgen...netice de yine bir yerimizi kırmayı başaramamışız...yumuşak doku zedelenmesiyle yırttık... bir seferinde de biri ayağımın selçe parmağına basmıştı ...epey ağrımış şişmişti...ama önemsememiştim...mevsim yaz şıpıdak terliklerimle şaptiri şupturu gezerken pek koymuyor acısı tabii...taa ki işe gitmem gereken güne kadar...anam giyindimm ayakkabıyı ama adım atmak ne mümkün? herkes doktor oluyor ya öyle durumlarda kırılsa acısından duramazsın diyenlerin bini bir para...gittim doktora niye film milm....kırılmış ama kendi kendine iyileşmiş dedi...bir kırığım olmuştu onu bile anlayıp yasını tutamadan iyileşmiş ...peahhhh

hani aşrama falan kapanırlar da mavi ışık göreceğiz diye aylarını harcarlar ya meditasyonla...işte bu neyin kafasıdır bunu da anlayabilmiş değilim!!! yani git organik domates yetiştir torun torba yap onlara önce patik matik sonra da kazak ör be teyze!!! bak nasıl görüyorsun mavinin binbir tonunu...ne varsa yün satan dükkanlarda var...o çok başka bir ermişlik mertebesi bence...ki aynından derya baykal'da çokca var...sihirli mantarlar var ya onlar falan hikaye yani...ilim ve erme işi tamamen örgü ve şişle oluyor!!! buna kefilimmm!!!

işi gereği sürekli yurtdışı seyahatleri yapan fakat bilmem karısı yok sevgilisi kıskancından ölmüş diye ya da bambaşka nedenlerle otel odalarından çıkmayan ve bir ömrü skype türevi telefon ve bilgisayar başında geçirmeyi başarabilen bir takım türler var ki...bunları hiçbir zaman anlayamayacağım...tamam mumbai'de dışarı çıkamamış olabilirim ama haklı nedenlerim vardı...burnum beynimden akıyordu ve değil tuvalete kadar yürümeye sümkürmeye bile gücüm olmadığından yatak çarşaf sümük ve salya gibi ikilemelerde yaşadım... keza bir sonraki mumbai seferimde c vitamini stoklarım ve tüm wellness ürünlerimle zıpkın gibi fişşşeeeekkk gibi olacağımın garantisini de ediyorum... 3 yıldır tavaf etmediğim yeri kalmamış kore'de bile hala sokağa çıkmak için nedenlerim varsa bu insancıkların ulan dışarıda da ne menem bir hayat varmış diye merak bile etmemeleri çok ilginç... ulan iki çıkıp yürüsen de birşeydir yahuuu.....

dertlendim arkadaş!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder