Pages

30 Kasım 2011 Çarşamba

♣ wish list

geçen seul gezimde gördüm ki yılbaşı süslemelerine çoktan başlanılmış. doğal olarak erken bir wish list yapmakta hiç sakınca görmüyorum. Ispanak'ın beynini uzun bir süredir "ev istiyorum, ev istiyorum"larla yiyorum.

hatta şöyle de bir tutunağım bile var; "1.80den uzun, esmer, eli yüzü düzgün, askerliğini yapmış, yabancı dil bilen, mühendis" adam istiyorum diye diye seni buldum -ki; ıspanak'ın burda ki tepkisi şöyleydi ; "hııımmmmm demek öyle...taşlar şimdi yerine oturdu işte"- demek ki "ev istiyorum ev istiyorum" dersem onu da kısa bir süre içerisinde bulabilirim. tabi ıspanak çok mantıklı bir şahıs olduğundan; hemen finansal pürüzlerden vesaire bahsetmeye başladı ama çok umursamadım. o yüzden;

şu salonu;


şu banyoyu;



şu mutfağı;


şu yatak odalarını;




şu antreyi;


ve doğal olarak bunların içinde olduğu; tapusu benim üzerime olan, merkezi bir yerde, asansörlü, manzarası çok mühim olmasa da ferah,aydınlık,güvenilir ve güvenlikli,çatı katı daireyi istiyorum istiyorum istiyorum!

görseller: housetohome.co.uk




♣ otelsel yaşam formları vol.II

veeeee bir yılı daha uğurlarken; içimde, yılbaşı gecesi havada olmanın derin üzüntüsü ve fakat yeni yılın ilk sabahında yıllardır gidemediğim Hong Kong da olma fikrinin muhteşem heyecanı ile bu yılın en iyi otellerini seçiyorum hiç üzerime vazife olmayarak.

ilk otelimiz; guangzhou china marriot hotel...kendisi caaaaanım seulumun caaaanım lottesine benzerliğinden gönlümü kolayca fethetti ve beni evimde gibi hissettirmeyi başardı. muhteşem banyosu: ki görselde göremiyorsunuz ama; küvetin hemen yanında duş ünitesi ile ilginç mimarisi gözümden kaçmadı.böyle söyleyince;" ne var? her yerde öyle" diyebilirsiniz. öyle böyle değil ama bi ara bulur gösteririm hah işte böyle diye...kahvaltısı vasat ama hem eğlence mekanlarına hemde alışveriş mekanlarına oldukça yakın. zaten, kime "ben saat alıcam, ben çanta alıcam" deseniz size yolu gösteriyor. kaldı ki çok fazla türk var. hatta belçika'da ne alırsan 1 euro dükkanı olan; türk bir çiftle tanıştım uçakta. guangzhouda evleri varmış. ayın 15 günü orada kalıyorlar konteynırlara yükleme yapıldıktan sonra belçikaya dönüyorlarmış falan o derece yani.

diğer otelimiz hilton narita...naritasan temple en gezilesi yer. shuttle dan indikten sonra biraz yürüyerek ulaşabilirsiniz. bisikletle narita köyüne inebilir yada yine shuttle ile alışveriş merkezlerine gidebilirsiniz. aklımda kalan tek alışveriş merkezi aeon. yatakları battı bana ama. minicik geldi. hiç uyuyamadım her 3 kalışımda da. yakınlarda ekseriyetle uçuş ekiplerinin takıldığı jetlag adında bir bar ve onun yakınlarında sushi ve noodle restaurantlarını bulabilirsiniz. naritasan temple çıkışında; kaybolup, pirinç tarlalarına bata çıka güç bela aeon'a ulaşmak mı dersin, gecenin bi körü 6ncı kattaki odanın depremle zangırzangır titremesi-ki daha çok tren yolu zangırtısı şeklinde- akabinde camın önünden kasketli japon amcaların hasar tespiti için geçmelerini mi istersin? drama kraliçeliği parayla mı sevemedim naritayı işte...kahvaltısı fena değil ama akşam yemeği şahane açık büfesinde.

veeeee shangri-la jakarta. o ne açık büfe kahvaltı ve akşam yemeğidir arkadaş? tüm dünya mutfakları, hayatında görmediğin taze meyveler, muhteşem tatlılar...büfe büfe değil cennet. taksi çok ucuz olduğundan her yer yakın. ama jakarta trafiği tam bir keşmekeş.otele geleneksel birşeyler görmek istediğinizi söyleyip bilgi almaya çalışmayın. herkes sizi grand indonesia gibi alışveriş merkezlerine yönlendiriyor. ama tam onun karşısındaki alışveriş merkezinin 4ncü katında muhteşem el oyması mobilyaları ve kumaşları yok pahasına alabilir, geceden ayarlamalarınızı yaparsanız;safariye ya da akvaryuıma, akşam da dragon fly gibi bir gece klubune gidebilirsiniz. ucuz kadın ticareti kepazeliğini görmezden gelip, otelin barı B.A.T.S a inip r&b, hiphop, jazz tellerinden çalan muhteşem eğlenceli gruplarla hoplayıp zıplayabilirsiniz.

holiday inn toronto; diğer tüm holiday innler gibi basic ihtiyaçlara yönelik. küçücük içi dolu fıçıcık. torontonun merkezinde desek yeri. en merkezi meydana ve alışveriş alanlarına yürüme mesafesinde. ontario üniversitesinin kampüsünde kaybolarak bile yürüyüş yapmak oldukça keyifli. gay-lezbiyen köyüne epey yakın. ve yine her ihtiyacı karşılamaya yönelik alışveriş merkezimiz bu sefer eaton. 80 kanada doları karşılığında tur alarak ve ekstralarla 150 dolar diyelim, niagarayı görebilir, kumarhanesinde oyun oynayabilir yada eğlence parkını keşfe çıkabilirsiniz. yada tüm bunları totalde 80 dolara kendi arabanızı kiralayrak yapabilirsiniz.kahvaltısı tırtın ötesinde. bir küçük masa üzerine kurulu kıytırık bir büfe veeeeeee otelin hiçbir yerinde sigara içemiyorsunuz.

amari watergate bangkok. muhteşem merkezi. karşısında fashion mall olarak geçen platinium hemen onun arkasında da isetan isimli iki alışveriş merkezi her ihtiyaca yönelik. platinium un 4ncü katında 400 bahta masaj yaptırabilirsiniz ya da heryerde aynı hizmet eee biraz pis olmasının bi mahsuru yok diyorsanız otelin hemen arka sokağında 170 bahta da aynı masajı yaptırabilirsiniz. bangkokun pek çok yerinde olduğu üzere otelin önünden taksiye binip istediğiniz gece kulübüne taksiye para ödemeden gidip, o kepaze kulüplerde serdar ortaç dinleyebilirsiniz. ve ortalamaların çok üzerinde ama tabi jakartayla boy ölçüşemez iyilikte kahvaltısı ve eski olmasına karşın konforlu odaları.

son olarak caaanım seulumun düttürü grand ambassadoru. ortalamanın üzerinde kahvaltısı, basık daralık karanlık hissi veren odaları, öğrenci evi banyosundan bozma banyoları ama illede ısıtmalı yıkamalı kurulamalı klozetlerine rağmen lottemin eline su dökemedi tabiysii değğ! kahvaltıdan sonra saat başı shuttlelarıyla myongdong, insadong ve itevon yönlerinde gezintiye çıkabilir yada otel etrafındaki petshopları, üniversiteyi, motorsiklet ve bot malzemeleri satan dükkanları gezebilirsiniz. buna karşılık spor salonu ve havuzu lotteden daha iyi gibi.

yemek bazında shangri-la, odaya içimin ısınması bazında da china marriot gönlüme taht kurduğundan bu yılın en iyi oteli ödülünü ikisi paylaşıyorlar.

lotte'me selam olsun!

29 Kasım 2011 Salı

♣ Today I don't feel like doing anything!

laziness by mad3
tüm bir ay böyle geçti inanabiliyor musun? pek çok şey yaptım ama hiç! arkadaşlar, hoşbeş, geztoz,yeiç ama hiç...mesela hardal denen şeyi hayatıma sokmamla aynı zaman tekabüldür ki R. yi hayatıma sokmam... hardal sadece bir renkken şimdilerde tüketilebilir besin kaynağı.

süper hamburger yedim mesela; j. burger diye bişiydi zaar yine R. nin teşvikiyle-ki şu andan itibaren yazılarımda R. nin adı sıkça geçeceğinden kendisini ISPANAK olarak lanse etmeyi tercih ediyorum- ve üşencimden gerçekleştirdiğim über eğlentilikleri fotoğraflama zahmetine bile girmedim.

ergen dizilerine sardım bir dönem; coach potato ve puantiyeli sabahlığıyla p. sözlükte birbirlerini karşılaşayan iki kelime halini aldı.

kredi kartımı kırdım kestim çipini imha ettim sonra da borcunu kapadım ve artık özgür bir ruhum!

aylardır temizlik yapmadım, çöp evim ve ben mutluyuz.

"Once upon a time" izleği oldum.

sıkıntıdan çatladığım bir bangkok gününde daldığım kitapçıdan aldığım milyon kitabın ilk üç sayfalarını okudum ve çantamda eprimeye terk ettim.

uyuşukluktan ölücem allasen!

ve evet kasım atlanmaması gereken bir ay olduğundan şu gereksiz cümleleri şu an burada kurma gereği duydum!