Pages

15 Aralık 2010 Çarşamba

♣ Janpath günlükleri

ha mesaim tuttu ha tutacak ha geldim ha gittim derken büyük stress altında bekliyordum gidebilecek miyim diye? raks edecek mi bu bünye yeni delhi semalarında diye...zorladım tüm şartları...biraz da yakıp yıkıp gemileri iş yerinde...nitekim de attım kendimi yollara... arkadaş ben beklemişim beklemişim...son anda elinden şekeri alınmış çocuk gibi hissettirmeye ne hakkınız var beni? değil mi ama yaaa?

önce biraz hani şu odadan dışarı adımımı atamadığım mumbai'de ilk hindistan deneyimimden bahsedeyim...mumbai acayip sıcaktı...odanın sıcaklığı 7 dereceye ayarlı olmasına rağmen haşlama et kıvamında serilmiştim yatağa...tüm gün yapacak bir şey olmadığından-olsa da bende mecal olmadığından- ve oteldeki internet; kurdeşen döktürecek kadar yavaş olduğundan; tv başında 300e yakın hindu televizyon kanalının her birinde, en az 1 dakika zapping dolambaçlı yollarında seyrettikten sonra; epeyce bir süreyi sun tv adında bir yerel müzik kanalına kitlediğim bünyemle biraz keşif yapma fırsatı bulabildim...çıkarımlar şunlar;

1.hindistan semalarında televizyon kanalı açmak çok kolay bir şey...yoldaki inekleri falan sabitlediğin bir kamerayla yayınlasan bile bu senin bir tv kanalı olmanı sağlıyor... görüntü kalitesi high definition falan hikaye oralarda...

2. çipil bir oğlancık var...sanskritçe okuyamadığımdan adını da öğrenemedim...neyse bu oğlan çocuğu yememiş içmemiş klip çekmiş. iki klipte bir bunun klipleri dönüyor...ama öyle 20-30 klipten bahsetmiyorum 300 ile 500 arasında seyrediyor klip sayısı... zira klip çekmek ucuz ve çok kolay olsa gerek...

3. ortalama bir klipte dönen şarkının sözleri; çok gelişmiş bir müzik zevkim olduğundan değil ama; cingılııı cingılııı hyaaa'dan ibaret....

4. her dört hindu oğlandan birinin adı suresh,halbuki bence raj, bizdeki ali'ye tekabül ediyor olsa gerek...

5. tren ucuz bir ulaşım aracı olsa gerek...trenlerin güzergahları hakkında hiç bir fikrim yok fakat tüm film ve kliplerin yüzde doksanı aynı dar ağaçlı yoldan geçiyor...ve çekim için izin almak da çok kolay herhalde herşey trenlerde olup bitiyor mamafih...

6.hindu karılar kendilerini yerlere atmaya birilerinin kucağında sürünmeye bayılıyor...biraz bir hisli cingılııı cingılııı hyaaaa ezgisi duyulsa tüm karılar sarileriyle yerlerde....toz toprak hat safhada....

7.hinduların vejeteryan olduğu kocaman bir YALAN...bu kanıya daha uçakta vardım... ben vejeteryan değilim diye çemkiren onca hinduya şahit olmam bir tesadüf olamaz hem mumbai hem delhi için yollardayken... 

8.kafaları sürekli bir güzel adamların...sorduğun sorulara kafalarını iki yana sallayarak cevap veriyorlar...bunun evet mi hayır mı olduğunu henüz çözemedim...duruma göre her ikisi de olabiliyor...

9. ağızları her daim çiğnedikleri bir ot nedeniyle kan kırmızısı...yorgunluktan olsa gerek onun adını da şu an hatılamıyorum ama kenevir mukabilinden bir şey... ülkede çocukların kullanması bile serbest ve ciddi kafa yapıyor... hyahhkkk puhhh diye yerlere tükürülmesi ve ortaya çıkan kan revan görüntüsü cabası ...öykkk....

10. mumbai'de de delhi'de de yollarda inek maymun falan göremedim...gayet süper lüks arabalar, araya biraz sıkıştırılmış daha eski arabalar ve bol miktarda tuktuk...trafik berbat kimsenin kimseyi gördüğü, taktığı falan yok...tuktukla giderken otomobillerin camını tıklayıp "arkadaş ben de burdayım hani ezmesen de bende ulaşımsallaşabilsem" diyebiliyorsun...

daha slumdog millionare kafası takılayım, ara sokaklara gireyim ;afaki alayım başımı bir yürüyeyim dersen bu çok tehlikeli zaten açlıktan büzüşmüş bünyeleriyle çocukları ve hint fakirlerini görmek, zaten o tarif edilemez kokuya katlanmak, 10 rupee-1 dolar ortalama 45 rupee ve herşey için olduğu gibi dolar bozdururken bile pazarlık etmek zorundasın- için peşini bırakmayan 100lerce hindu eşliğinde sokakta yürümek oldukça meydan okuyucu bir deneyim olduğundan...hindular bile bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyorlar...girme arkadaşım ara sokaklara! televizyondan falan izle ... zaten girilmişi var!

16 saat vaktimiz olduğu ve bunun asgari 8 saatini uyuyarak geçirmemiz gerektiği için sadece janpath semalarında seyreledik bu seferlik...janpath uzakdoğunun gece pazarları gibi bir yer. yakınlarında da alışveriş merkezimsi...bildiğin levis, nike falan olan daire biçimli, ortası parkımsı araziden ibaret bir olay...alt çarşısı var ki; şallar,deriler, hint işi oymalar, kakmalar, buddhalar, bol miktarda pashmina şal ve sari dükkanının olduğu; kokudan ve rutubetten ölmüş yazın kesinlikle nefes bile alınamayacağını düşündürten kalabalıklıkta,havalandırma sisteminden bihaber...

gitmişken kendime de bir sari ve hint işi örtüler almadan gelmedim tabii kii...pembe üzerine bronz ve yeşil işlemeli ipek bir sari için açılış fiyatı 2800 rupee ...pazarlıkla 1000 rupee'ye aldım...o bile çokmuş...örtülerin ise tanesini 1800 rupeeden açtılar fekat biz 4 tanesini 1000 rupeeye alarak kendi bünyelerimiz bazında pazarlığın gözüne vurduk...tezgahın başını metrelerce terk etsen bile satıcı bırakıyor tezgahı "tamam hadi gel senin söylediğin fiyattan vereceğim" diye saatlerce peşini bırakmıyor...peş bırakmamak bir hindu geleneği zannımca ama pukhsinitha için cinayet sebebi...

ben ki; her türlü cezayirlisini, şamlısını, çinlisini ayırt etmeden seven bir insancıkım...yaşlandığımdan mı tahammülsüzlüğüm doruklarda bilemiyorum ama artık gerçekten ısrar ve kötü kokuya dayanamıyorum...kendime not: be hey deli dumrul ne halt etmeye insansever kişiliğini, çok fazla ırk ve milletten insanla muhatap olunan işler seçerek suistimal edersin ki?

mumbai'de sıcaktan öldüm diye incecik birşeyler almıştım yanıma...delhi semalarına kış gelmiş! orama burama doladığım pashmina şallarla biraz üşüntümü önledim ama mumbai'ye mont götürmek farz bu mevsimde...gidecekseniz söyleyim yani aldanmayın hava durumlarında 27C derece dediklerine...gece takır tukur titretir walla...

hoş yine mevsim normallerinin çok üzerine hava ama iç üşümesi ayrı birşey...

demem o ki; beklentilerinizi düşük tutun...küçücük bir bebecikken çekilmiş videolarımda; nasıl bir hayvan sevgisiyle büyütüldüysem artık; ineklerin peşinden koşturuyorum "arkadaşııımmmmm! arkadaşıııımmmm!" diye.. hep yollarda inekler, hoptiri ağaçlarda lüptürü maymunlar diye gittim...belediye otobüslerinin altı üstü, çatısı bacası insan kaynıyor zannediyordum...beklentinin bini bir para...beklediğimi bulamadım nitekim ama o benim hayalimdeki hindistan aslında şimdiki pakistanmış...duyumlarıma göre karaçi; tam da benim istediğim manzaralara şayan renklilikte bir yer imiş...gideceğim göreceğim...kararlıyım...ama çok çoooookkk çooookkkk daha pismiş...tecrübeyle sabitlenmiş bu...bakalım gün ola harman döne...

4 saatlik bir gezinin ardından otelimize döndük...aklıma geldikçe yazarım ama ilk izlenimlerim bunlar...ayın 20 sinde pukhsinitha mumbai'de seyreyleyecek... mumbai'den bildiriyorken eklerim işte...
p.s.: fotoğraflara baktıkça; daha iyi bir makinem olsa süper olacaktı diyorum ...ahh işte parasızlığın gözü çıksın...o da olur beahh... umut fakirin ekmeği nede olsa....hatta madem hindistan'dan geldim...belki de bundan sonraki hayatımda canon benmişim meğersem!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder