Pages

29 Ocak 2012 Pazar

♣ renkler mi solgun, fotoğraf mı eksik?

Runaway_Bride_by_pacsaman
günümüz kadınlarının en büyük sorunu ne biliyor musun? eğitim sürecini tamamlamış ve akabinde bir işe girmişlerse; evlenmek zorunda oldukları düşündürtülüyor...

evet evet...yani tv karşısında oturmuş saba tümer falan izlerken aklımızdan bunlar geçmiyor. saçlarımı mı kestirsem, bundan sonra kesinlikle üç beyazdan uzak duracağım, yarın ki toplantıda ne giyinsem ya da haftasonu kızlarla nerede buluşsak geçerken hoooooopppppp bir anda bir son dakika haberi ve "duydun mu ayşegül de evlenmiş" ayşegül de kim allasen? lisenin en gerizekalı ve şapşal kızı mıydı? evet evet oydu. bilgisayar mühendisi olacağım diye götünü kasıp mezuniyet ortalamalarının ağzına sıçan tuğba'nın ikinci çocuğuna hamile kalması ve dönem arkadaşlarının pilav günlerine çocuklarını getirmeleri ve sana "ahhh canım bunu da kimse almadı, beğenmedi" bakışlarının odağında; birşeyler yanlış mı gidiyor?

hemen evlenmeli miyim? evet evlenmeliyim...ama armudun sapı üzümün çöpü...eee yaş da geldi...bu saatten sonra bunları gözardı etsem de olur...adam seçme gibi bir lüksüm yok ilk kanımın kaynadığı adamla işe koyulsam; bahara nişan, yaza düğün,hoooooopppppp bir de çocuk...

heyyy heyyyy heyyyyyy! orada bir duralım lütfen...tamam düğünde, nişanda, istemede ne giyineceğimi kesinlikle biliyor olabilirim. nikah şahidim ortada bir adam olmadığı zamanların en başından beri belli olabilir. salondaki koltukların rengi, tabakların deseni, çarşafların markası...bunlar hep belirlenmiş olabilir. düğün yemeği, nikah ve balayı detayları da kesinlikle düşünülmüş olabilir ama ya gizli bekar alışkanlıklarım ne olacak?

üniversitedeyken; lisedeki en yakın arkadaşımla aynı evi paylaşmayı bile beceremeyip, ben evde yokken yatağıma yatırılan ayakları kusmuk gibi kokan bir kız yüzünden kanlı bıçaklı olmayı başarabilmişken ve herşeyden önemlisi ışıklı ortamlarda erkek görmekten nefret ederken bir de o adamın yanında tırnaklarımı kesip, double boy çilekli yoğurdumu kaşıklarken gerçekleşen dizi izleme seromonilerime ne olacak?

beni yargılayan insanlarla kesinlikle arkadaş olmama ve bu tip insanları kesinlikle evime sokmama kuralım -verilen bir partide arkadaşının arkadaşı etiketiyle bile olsa- varken bütün o kaynata, elti yok görümce insanlarına kek,poğaça yapmaya zorlanmak ya da regl dönemlerimde üzerime yapışan çamaşır sulu pijamalarım ne olacak?

ağdam geldiği ve canım dışarıya çıkmak istemediği için bugün kendimi iyi hissetmiyorum diyerekten ektiğim adam yanımda mı uyuyor olacak tüm o kıllı bacaklara,burma bıyıklara rağmen?

tv kumandasının, buzdolabının, çamaşır makinesinin ve en önemlisi yatağımın tüm hakimiyeti bendeyken bir kıl yumağı ve döl makinesi hükümdarlığımı nasıl paylaşacak?

çok sıkıldım diyelim; alıp başımı gittiğim afaki yollardan geriye bir sebeple mi dönmek zorunda kalacağım?

tamam düğünü yapalım, gelinliği falan giyeyim, şık bir davetle legal seks yapacağımızı tüm cihana afişe edelim de beraber yaşamasak, ananı babanı ve eltinin oğlu süleymanı görmesem olmaz mı canım ciğerim?

4 Ocak 2012 Çarşamba

♣ işte bu muhteşem oldu!


yeniyıl partisi mi? pufffff o da ne? hongkong planımın yerle bir olmasının 1 dakika öncesine tekabül ediyor ki yılbaşında bangkokta olacağımı öğrendim. lüzumsuz kalabalık, 2 dakikalık lüzumsuz havai fişek gösterileri, lüzumsuz gece kulübü teraneleri ve uyumak... hııı hıııı parti bundan ibaret....tanımadığım bir avuç insan eşliğinde elbette...

ertesi gün hem yemek yiyelim hem de masaja falan gideriz diye tuttuk en yakın alışveriş merkezinin yolunu ve isetan'a girdik. yemekten sonra rutin bangkok çıkartmalarımda hep yaptığım gibi kitapçıya uğradım. birkaç ekip arkadaşım da peşimden. içlerinden biri starwars yağlıboya figür ve resimlerinin olduğunu şahane bir kitaba sudan ucuz bir mebla ödeyerek alırken ben de halime üzüldüm benim fanı olduğum bir şey neden yok diye ve işte o anın üzerinden çok geçmeden şu haberle çok mutlu oldum.

bilenler bilir nasıl bir fafi hayranı olduğumu. kimdir fafi? fransız bir ressam denebilse de gönlümde sokak sanatçısı, duvar ressamıdır. önceki prototipler pek hoşuma gitmese de fafinettelerinin hastasıyımdır ve fekkat; "gidip de bir adidastan ayakkabısını alayım" bir" mac ten pudrasını bulayım" dememiş" ah ulan fafi bi gelsende duvarımı boyasan"larla tüketmişimdir ümitlerimi.

5 dakika öncesinde aldığım bir haberle; nisan ayında hem fotoroman hem fafinette olaraktan kitaplığımın tahtına oturacak ve birtak adındaki kahramanın; paris opera balesine girme hevesi macerası "the carmine vault" uyla tacını takacaktır.

eeee daha ne olsun (^_________^)