Pages

23 Haziran 2011 Perşembe

♣ haziran da boyle gecti...


ankaraya bi gidelim gorelim, havalarda isinmis dediler...s.le macaron olayina girdik...ben begenmedim ...s. de eh iste kotu diil dedi...aman aman muptelasi olanlara mana veremedik...ama muhtesem tazeydi hersey...limonlu tartimdan nefret etti s. fekat detaylar icin tiktik


bilindigi uzere niagarayi gorduk...gokkusaklari falan olusuyo....aaaa diye kizsal cigliklarla onlari izledik...hava cok sicakti pistik pistik kavrulduk...sanatsal calismalar da yapmadik degil...kirmizi semsiyeyi nereden buldugum hala bi muamma....


sislerden gorulemeyen bota bindik...laylon laylon yagmurluklarimiznan beni niagaranin yagmurlarinda yikasinnarrrr yikasinnarrr diye cemkirdik....


su sekil mekanlar bulduk eglence parklarindan vakit bulup da karnimiz guruldamaya basladiginda...efsanevi hamburgerler yedik...aynilarindan johnny rockets ve hardrock cafelerde de yedik ve 30 kanada dolarina bir ogunu mal etik...her alisverisimizde yuzde 13 luk vergiye kufurleri savurmayi bir borc bildik...


laf olsun diye muze gezelim dedik...toronto universitesinin kampusunde kaybolup kendimizi bata ayakkabi muzesine attik...evet kizkizaydik...bir er kisimiz vardi elbet basimizda ama o da muze gezmeyi seviomus ne muzei oldugunu pek umursamadi...su sekil bu sekil ayakkabilar gorup kizilderililerin el isi ayakkabilarini gunlerce nasil ince ince uaptiklarini anlatan saatler uren videolar izledik...dans ayakkabilarina ve bi ton gildir gicik ayakkabiya bakarak waaaaaoooooowwwwww maaaaaaaaooooowwww falan dedik...donuste gaza gelip ayakkabi aldik...ironfistlerde gozum kaldi ama numaram yoktu...begendigim modeli alip luzumsuz yerlerde giymeme sozu aldigim d. ye selamlar...bende efil efil canimmm espadril tomslardan aldim...altta kalamam arkadas!

deliler gibi iphone 4 alindi...millet 2ser 3er aldi...bu insnlar o kadar parayi nereden buldu yoksa iphone 4 u olmayani vuruyolarmiymis bilemedim ama merak edip kac paraymis diye bile sormadim...bana en cok koyan yemek sorunuydu...fastfooddan icim sisti son gun kendimi sushiciye attim...

hala yuzde 13 vergi mi olur? olursa da ;zaten herhalukarda odencek... etikete vergili fiyati yazsan olur musun aaa dumbuk diye sinirliyim...

bi ara naritaya gittim...ama bunu yazsam ne yazmasam ne? japonyayi evmedim japonlardan da bi kil kapma durumum soz konusu...belki tokyoya insem degisik fikirlere sahip olabilirdim ama bilemiorumicimden bi ses onumuzdeki aylarda bana osaka yolu gorunur de fikrim degisir diyo..... hadi hayirlisi....

bu da boyle bi post olsun....o kadarda eglendim halbusam fekat yazasim gelmedi bi turlu...yazmis olmak icin bu kadar yazilio...cok bisi merak ediyosaniz mail atin cevaplarim...

pesin pesin soyleyim kimseye iphone 4 alamam! hem 5 i 6 si cikacakmis onu bekleyin yihyihiyhi

16 Haziran 2011 Perşembe

♣ geçimsizim bugünlerde;

uyumaya çalışırken ne çok şey vardı yazmak istediğim,oysa şimdi; bir kelime bile kalmadı aklımda...aylar önce beni hayatından çıkarırken biri -ki bunu telefonda yapmayı tercih etmişti- "sen kimseden nefret edemezsin...benden de etmeyeceksin!" demişti...gerçekten böyle miydi? ben nefret edemez miydim hiçbir şeyden, hiç kimseden?

aksine; önce büyük haksızlıklarımdan nefret ettim ve çıkardım hayatımdan...istemedim hiçbirini...baktım birileri ve birşeyler eksildikçe ferahlıyorum, başladım teker teker eksiltmeye...birilerinde bıraktığım ya da unuttuğum şeylerin yasını tutar, aklıma geldikçe de huzursuzlanırdım olduğum yerde...bir pijama, bir kitap ne bileyim birşey işte...vazgeçtim hepsinden...epeyce debelendim böyle...nesnelerin karmaşası bitince de insanları elemeye başladım...hep vefalı arkadaş, sponsor kuzen türevi isimlerim oldu...bir kişi de çıkıp "ulan p bana böyle böyle kötülük ettin" diyemez...hep başkalarının derdi beni aldı...ağırlaştım olduğum yerde...elediklerim hiç bir rahatlama hissi vermiyor şimdilerde...

düşünüyorum da; miniciktim...üç kuruş maaşımla dünyaların eğlencesi benim olurdu...işten çıkar s. le hep aynı yere yemeğe gider, hep aynı yerde biramızı içer ve bundan hiç sıkılmazdık...bazı bazı şuraya gidelim bunu yiyelim derdik ama genelinde mutluyduk bu rutinden...iş dedikoduları-ki hala s ve f le biraraya geldiğimizde yılların konusu saatlere sığmaz da; gülmekten yanaklarımız ağrır gözlerimiz yaşarır- maaşın azlığı, bitmeyen tez, kızların salaklığı, tatil planları derken evlere dağılmaca ve ertesi gün yine aynı şeyler...

oysa şimdi; s ankarada olduğu için yalnız gidiyorum alışverişe...sürekli gittiğim herkesini tanıdığım bir yer yok...harcayacak para bol da; harcayacak yer yok zaman yok...olsa da tadı yok tuzu yok...bazen sinemaya falan gidiyorum...aynı gün boş olduğum arkadaşlarla buluşup eğlenmeye-ki sözde o da- gidip sarhoş olup dönüyorum eve...eskiden sarhoş da olmazdım ben...muhabbet etmekten, önümdeki birayı içmeye, ağız dolusu ve gerçekten gülmekten; bitince yenisini söylemeye mecalim olmazdı...şimdilerde garsona şişeyi gösterip; " bi tane daha alabilir miyim?" den başka pek nadir cümle kuruyorum...

geçenlerde otobüse bindim...şortlarımız ve şıpıdak sandaletlerimizle salıncağında sallandığımız november geldi aklıma...oradan yürüye yürüye eve gitmiştik...d ve s ile...geceninde bi körü...şıpıdak sandalette sorun yok da minik şortların verdiği yaz sevincini de geçtim götüm yok o şortlarla istanbul sokaklarında gezmeye...

yazın da bi güzel olur ki ankara...bombooooşşşş...lüzumsuz öğrenci kalabalığı yok...mekanların bahçeleri açık ama boş...çalışmak zorunda olan birkaç kişi efil efil dolanır sokaklarda...eylülün keşmekeşi mayısın cozurtusu gelmeden geçen o birkaç mükemmel ay...esatın balkonları da bir eser ki gündüze inat...kalın hırkalarını hiç kaldırmaz ankaralılar...en çok o zaman anlanır çünkü; coğrafya derslerinde öğrendiğimiz bozkır iklimi özellikleri...

afili kapanış cümlesi ya da bağlayacak bir yerim yok...öyle öyle geçti aklımdan birşeyler işte...geçimsizim bugünlerde...uyuyamıyorum...jetlag in gözünü vurdum...niagara postunu ve ankara postunu erteleyip duruyorum yaaa...kısmet!

5 Haziran 2011 Pazar

♣ viva capetown vol.II

Mayis ayi kocaman bir kosusturmacaydi benim icinpatank diye bir capetown cikti onume ve hemen; bunu gecen sefer yapamadigim tura cok uzulmus oldugumdan, ilahi bir odul olarak algiladimakabinde 5 gun bos olma haberimle solugu Ankara`da aldim3gun oralarda kosusturduktan sonra Istanbul`a dondum ve universite tayfasiyla eski gunleri yadetmemin tadi damagimdayken hala; hop kendimi Toronto`da Niagara`nin sulariyla serinlerken buldum

Turumuz sabah 9`da ki kahvaltinin hemen akabinine tekabul eden bir zaman dilimi-otelden alinmamizla basladivictoria road`u takiben pek cok durakta durup hem sigara hemde fotograf molalariyla three anchor bay ve sea point`I geride biraktikclifton dolaylarinda 4 adet beach oldugunu ve bunun en cok yuzulen kisminin 4ncu beach oldugu bilgisiyle su solumuzdaki manzarayi ki uzaktan camps bay olur kendileri- seyre daldik

Camps bay hizlica gecildikten sonar fok baliklari icin hout bayde arabamizi park edip drumbeat bot turlarindan 65 rand karsiliginda 45 dakikalik turumuz icin biletlerimizi ve ilginctir ki turkce evet evet turkce tur voucherimizi alip dolustuk botumuzasu manzaralari gorup, fok baliklarinin disi ve erkekleri arasindaki farklari ogrendik ve erkeklerinin 350 kg ya kadar ulasabildigini gozumuzle gorerek deneyimledikkokmus balik kokusundan zor nefes aldikadaya inmek tehlikeli ve yasak olsa da botla epeyce diplerine girdik balikciklarin.



Ikinci duragimiz simon`s town dolaylarindaki tas fabrikasiydiher cins tastan yapilmis mucevherlerin, Taslarin ozelliklerini anlatan kitaplarin yaninda olusturduklari tas havuzundan istediginiz taslari da toplayabilme sansiniz var25-50-75 ve 100 randlik posetleri giristeki giseye odeme yaparak alabilir ve havuza giren turnikeden gecerek posetlerinizi doldurabilirsiniz




Yol boyu rehberimizin yemegi masa daginda yememizin cok asortik olacagina fakat yagmur ve sisten masa daginin kapali olabilecegine dair bilgilerimizi aldik ve zaman kaybetmeden cape point ulusal parkina dogru yollandikadam basi 80 rand vererek parka girdikbaboonlara karsi uyarila uyarila bir hal oldukupppsss bu arada umit burnu`na da ugrayip ayaklarimizi suya soktuk tabiikiparka cikarken deve kuslari cifliginin yanindan gectik ve devekuslarinca kovalandik


Eski fenere dogru cikarken kendimizi baboonlardan sakindiktepeden manzara muazzamdiaksam yemeklerimizi de parkin icindeki restaurantta yemegi tercih ettikaksam 6dan snra icki satisi yapilmadigi icin likor almaya bu sefer de gidemedikyagmurun bastirmasiyla otelimize dogru yol aldikbu arada boulder`s beache ugrayip iki penguin gordukneden jackass pengueni dediklerini anirmalarindan anladik ve gece yattigimiz yeri gercekten begendik.ekipcek kulaklarimizda hala `boulder`s beach`te penguen olaydim ahhh olaydim` albumumden seckiler!