Pages

23 Kasım 2010 Salı

♣ celebritik haftasonu ve saire...

yorgunum demek mutsuzum demenin iyileştirilmiş ve kendini kandırası bir haliymiş...bunu engin tecrübelerime dayanarak ben de söyleyebilirdim fekat her zaman ki gibi başkalarından duymak bu haleti ruhiyemi depreştirdi...

halbuki; hiç mutsuz değilim...bayram sohbetlerimizin hot topic'i kuantum düşünce tekniği bir kaç bir şey okumamı sağladı ve fark ettim ki 8 yaşından beri bilfiil kuantum düşünürmüşüm de haberim yokmuş... bir şeyleri iyi yaptığı biliyordum da bu kadar iyi olduğumu ve iyi yaptığım bir şeyin ilk defa bir adı olduğunu ve toplumlara mal olduğunu deneyimlemek hoş oldu...

ben olumlu olumlu düşünürken kimi zamanda yanlış düşünüyormuşum...yanlış düşünmemi düzeltmemi sağlayan sevgili R. Şanal'a tüm o yol gösterici kitaplarını yazdığı için teşekkür ederim. Her birine " eeee, iyi de ben bunları zaten biliyorum", "hımmmm iyi de ben bunları zaten yapıyorum" diye başladığım kitaplar bir süre sonra "hömmm bak bu ilginç, evet aslında böyle olduğu için şöyle oluyormuş demek"lere dönüştü....

S. le uzun sohbetlerimizin sonunda hep kursların ve kişisel gelişim kitaplarının çok saçma şeyler olduğunu bunları kendi kendimize de çok rahat öğrenebileceğimiz hatta bir kısmını zaten bildiğimiz çıkarımına varırız. Çoğunlukla da bir kursa gitmek yerine o işe hevesle başlayıp sıkıştığımız zaman da yol gösterici bir kitap , bir metin, bir kişi ya da web sitesinden yardım alacağımızı biliriz.

demem o ki; bu sefer yanıldım mı bilemiyorum ama yol gösterici bir kişisel gelişim kitabı okudum ve işime yaradı...

gelelim celebrity kısmına; uzun zamandır görmediğim işletmeci bir arkadaşımı yeni giriştiği işinde ziyarete gittiğimiz sırada yakaladık bir celebritymizi uzun zamandır birlikte olduğu eşini aldatırken...tabii ki yuva yıkan kadın olmayacağımdan ismini vermiyorum kendisinin...üzerine uzun uzun dedikodusunu da yaptık tabii "bak görüo musun kadını tıktı eve çocuklarla kendi sürtüyo sevgilisiynen....ayıp ayıp...hıııııııı" kabilinden....

yine hiçbir işimi halledememiş olmanın verdiği sıkıntıyla -ki tamamen popomu kaldırıp da gitmemem yüzünden hiç bir işi halledemiyorum - keza şu an şunları yazmak yerine kalkıp hepsini de bir çırpıda halledebilecekken-,
biraz sıkıntılı bir iş gününe daha merhaba dedim pazar sabahı e tabi kuantum olumlamalarım da benimle birlikte... uykusuzum ama neşeliyim...çok güzel bir iş günü geçirmeyi ve keyifli insanlarla karşılaşmayı bekliyoırum derken lotodan amsterdam seyahatim çıktı...gidiş oldukça kolay ve neşeli geçerken dönerken epey zorlanacağımızı ve uğraştırıcı işlerin bizi beklediğini biliyorduk ekip olarak. Taa ki sevgili Haluk Bilginer ve çok sevgili eşi Aşkın Nur Yengi'yi görene dek...uzun uzadıya muhabbet edecek vaktimiz olmadı kendileriyle tabi... fakat işlerimizi kolaylaştıran nezaketlerinden ve güleryüzlerinden, haa keza geldikleri an itibariyle hem beni hem de kendilerini kahkahalara boğan neşelerinden söz etmeden geçemeyeceğim...

aynı süre içerisinde yine bir celebritymiz de bizimle birlikteydi ...kendisiyle pek haşir neşir olamadım...bir hoşgeldiniz le geçiştirdim ama tanınmamış olmaının verdiği hezimetle biraz gerdindi zannımca...eminim Haluk Bey ya da Aşkın Hanım, bu güzel kızımızın kim olduğunu dahi bilmiyorlardı ^.^ fekat aldığım duyumlara göre oldukça saf, deyim yerindeyse saç rengine uygun sarışıklıkta nacizane bir kızımışmış kendileri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder