Pages

22 Eylül 2011 Perşembe

♣ bugün herşeyi düşündüm vol.II epi.I

♣ kış çocuğu olarak; en sevdiğim mevsimin sonbahar olması hiç ironik olmasa gerek...ankara geçmişimle ilintili olacak ne yazı ne de kışı hiç sevmem ama yine bitmeyen yaz tatili icat etme çabalarım, muhtemelen; 50!li yaşlarımın başında, erdek dolaylarında organik domates yetiştirirken çözüm bulacak gibi görünüyor.

♣ yaz mevsimi başında şurada bahsi geçen danza kuduro gerçekliğime aç sefil kalarak, kendime ettiğim işkencenin, tatile çıkıp ne kadar dana, kuzu, balık varsa ülkemin lokantalarında, tüketerek nokta koydum. tatilden verdiğim 3 kilonun üzerine, totalde 6 kg alarak geri döndüm...

♣ yeni travmam; kendini cool zanneden iş arkadaşlarıma "bokunda boğul emi!" mesajları çekmek (^___^)bir merhaba demek nasıl bu kadar ıkınası bir durum anlamış değilim. belli ki bir yerden tanışıyoruz. meraba de geç...tamam çok fazla insan sirkülasyonu olan bir meslekle iştigaliz ama nedir yani? hemen nasıl unutursun sıfatımı keza ben gibi bi sıfatı unutmak nasıl bir terbiyesizlik. geçenlerde bir barda karşılaştığım ve az da hoşlaştığım bir  iş arkadaşıma -xteydin diye mesaj çektim. akabinde -eee? cevabıyla zıvanadan çıktım. delirdim delirdim durdum ve hemen yaptığım bir durum değerlendirmesi ve sevgili arkadaşım k. den aldığım; "kızım sizin şirketin genel sorunu bu... çok fazla kadın var bugün 3 taneyse yrn 23 tane...o yüzden heriflerin götü çok kalkık...anasını satiim...birinin bu götlere haddini bildirmesi gerekio... yaz arkadaşım sonuna kadar destekçinim...hem bugün hayatında yok dün de yoktu ne kadar mutsuz edebilir ki eksikliği?...tamam dedikodusu döner bir süre ama zaten dedikodu kazanı sizin şirket yarın daha afili bi dedikodu çıkar unutulur!" ultimatomuyla; bokunda boğul emi diye cevap verdim...rahatladım mı? hayır! biri bana aynı mesajı çekse; bende aynı cevabı yazardım diye düşünüorum bikaç gündür... yani cool luktan diil insan olmaktan ötürü bir cevaba niye böyle cevap verdim ki? kafam mı güzeldi? evet! öyleyse içmeye başlayınca ne yapıomuşuz? telefon ve bilgisayardan uzak duruyomuşuz!

♣ profesyonel nedime olduğumu cümle alem biliyor artık. ilerleyen günlerde g. ile bizim jenerasyon evlenince nasıl olacak röportajı yapıcam. ben blog malzemen miyim? diye çemkirdi biraz ama olsun ismini vermek istemeyen katılımcı diicem dedim. tamam dedi. en son gelinliğin kuyruğunu havuza girmekten kurtarmaya cebelleşirken ne komik diyyy miiiğyyyy dediğimde; evet yhaaa demişti (^_^)

♣ tatil muhteşemdi...bence tanımadığın insanlarla tatile çıkmak en güzeli. örneğin sadece bir gün beraber çalıştığımız bir iş arkadaşımla; şans eseri izin tarihlerimizin aynı dönemde olduğunu öğrenip, beraber tatil yapmaya karar verdik. muhteşem keyifli araba yolculuğumuzla -ki gecenin bi yarısı iki kız bandırma dolaylarında durup bir serinleyelim muhabbetinden önce, söylediğimiz şarkıların arabeskliğinden ölürken -sinan özen miydi bu?- kahkahalarımızla bodrumda aldık soluğu...bu tatilin güzel olacağı valizleri açıp hemen hemen aynı gardrobumuz olduğunu öğrenmemizle ve ikiz olduğumuzdan şüphelendğimiz her anda belliydi. süper dinlenip süper eğlenip üzülerek sonlandırdık tatilimizi...ama tatil arkadaşım belli artık (^________^) yani S. den sonraki !!!

♣ yemek yemek böylesi güzel ve böylesi muhteşem bir şeyken insanlar nasıl rejim yapabiliyorlar anlamış değilim. yemek yememem için şartların çok zor olması lazım. örneğin dünyanın en izbe yerinde gecenin ikisinde - yani her an gecenin ikisi olan bir saat diliminde- sürekli victoria secret defilesi ya da nicole klipleri izlemeliyim ve tepemde sürekli eski sevgililerimin ya da ne bileyim beğendiğim adamların karşısına süper fit ve vücutla çıkmam için bana bağırıp çağırıp gaza getiren biriyle yaşamam lazım TT TT
ama bu kadar güzel nimet varken nasıl aç kalabilir ki insan...hele ki gece uykulardan şakşşşşuuuuuuuukkkkkkkaaaaaaaaaa diye uyanan bir bünyeyken...hele bir de deniz ürünü yemeyen insanlar ölsün! şunnar yenmez mi yeaaaa?

♣ son olarak; guangzhou dan bol bol cakma LV cüzdan , Hermes çanta vs aldım... Ba Ba Ciı Ba diye bir yerde barların olduğunu keşfedip çinli çinli eğlendim... jakarta'da; herşey için her yere geç kalarak hiçbir şey yapamadım sadece son gece; otelin barında- shangri-La Jakarta-B.A.T.S.- çıkan muhteşem grubun şarkılarıyla endonezyalı endonezyalı eğlendim. osakaya gidip japon japon gezecektim fekat pasaportumu yenilettim ve inanılmaz ama gerçek pasaportum tam 22 günde gelince bir osaka bir bangkok bir yeni delhi eğlentisi kaçırdım...pasaport durumuna; panik atak ve bolca sivilceyle tepki veren vücudum kendini tatilden kalma karpuzlu, damla sakızlı ve kavunlu frozenların hayaliyle anca toparlayabildi.

♣ ve sevgili stephen colletti; biliyorum tanısan sende beni sever, aşık olur, aşkımdan ölersin... ama bu güzelliğin ölmesine izin veremem. bu yüzden karşına çıkmıyorum bebeğim. bir de biliyorum ki malın dramı çıkacak o vücudun ve tipin ardındaki beyin....bir başka hayal kırıklığı için hazır değilim. seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli o yüzden....(^___^)

6 Eylül 2011 Salı

♣ nasıl evde kaldım? vol.1

fragrant smoke from jakandjil.com
düzenli olarak yaptığım "nasıl evde kaldım" konuşmalarımda yine aynı düzenlilikte kurduğum cümleler var ki; bunları hepiniz hayatınızın bir döneminde benden duydunuz a dostlar!

örneğin ne istediğim sorulduğunda;
açık ve net cümlelerim; 1.80 ve üzeri boyu olsun, kayda değer bir meslek-mühendislere ekstra ihtimam gösterilir- sahibi olsun, eli yüzü çok mühim değil ama biraz gözüme hitap etse fena olmaz, esmer olması tercih sebebi, askerliğini yapmış olsun...bunlar elle tutulan detaylar... "ooooooooo başka arzunuz p. hanım?" dediğinizi duyar gibiyim ve yine bu cümlenin üzerine verdiğim cevap; "iyi de bende gırtlağından diş çıkan cinsten, kenarın dilberi değilim ki? işimdeyim gücümdeyim, iyi kötü bir kariyerim var, elim yüzüm düzgün çok şükür,eeee ağzım da laf yapar ee yani cv dökmeyeceğim buraya ama nereden baksan kalifiye bir genç kızıyım caaaanım ülkemin, keza 45 yaşında 3 çocuklu 3ncü evliliğini yapan bir kadın da değilim tabii ki isteyeceğim !"

durum bu olunca geriye elle tutulamayan bir takım sosyal durumlar da ne istediğim kalıyor...konu oraya gelince bütün adamlar sınıfta kalıyor gayri ihtiyari...yine sınıflandırılmış bir takım bir şeyler....

a sınıfı erkek; bunlar sıklıkla iyi bir kariyere ve kariyerle doğru orantılı kalifiye bir dış görünüşe sahip olsalar da aslında sosyal bağlamda tırt tipler genel olarak. oooo diosun tamam bu adam işimi görür...bakıosun etrafında insanlar var ve insanlar konuştuklarını dinliyor...hımmm diye gözlerini dinleyici topluluğunun üzerinde gezdirmeye başladığında fark ediosun ki adam kişisel gelişimini tamamlayamamış sadece ne yediği ne gezdiği ve neyi nasıl başardığından bahsediyor...işte orada sex and the city nin bir sezonunda carrie nin paris sokaklarında yalnız başına gezdiği sahneler aklıma geliyor zevzek ruskysi müzayede açılışı için hazırlanırken....

b sınıfı erkek; ekseriyetle çok çok çok iyi fizibilite çalışması yapılmış bedenlere sahip başka da sike sürülecek aklı olmayan solaryum tipi erkek diyoruz buna... spor salonları ve protein tozlarıyla şişirilmiş bu erkek cinsinin suratta meymenet olmasa da- ki tabii ki tenzih edilesi eroslar yok değil- çanta olarak taşınası bir takım varlıklardır kendileri. 30 lu yaşlarında nereden duydularsa güzelliğin baki kalmadığına ayıkaraktan yanlarında gezdirmek için az kafası basan vasat kızlara takılırlar... vasat diyorum çünkü zeka kırıntısı gösteren herkes ve her şey onlar için muhteşemdir kendilerinde zerre beyin olmadığından.

c tipi erkek; bu adamlarda boy desen boy pos desen pos, kariyer desen o biçim para desen gırla, centilmenlik desen o lal laaa! ama böyle garip kadınsı bir dürtüyle adamın progresif sapık olduğuna dair denklemler kurduran bir şey var ama ne olduğunu henüz ben de bilmiorum. misal adamın evi hayvan figürleri ön plana çıkarılarak dekore edilmiştir zeofili mi ayy bu yoksa diye düşünürsün, adam öpmez koklamaz gay mi bu diye düşünürsün, adam fazla alışveriş yapıyordur sonradan görme mi diye düşünürsün, adam evden çıkmıyordur cimri mi diye düşünürsün,düşünmek istedikten sonra sorun bol, drama kraliçeliği parayla mı?

d tipi erkek: gram kusur bulamazsın ve hepsi evlidir!

dahası yok mu? olmaz mı anam var da var...bunun açık ilişkilerin adamıyım ben -satır aralarında yiyelim içelim sabahlara kadar düzüşelim diyen cins-var,okumaktan kafası meydan laurousse olmuşu- a diyosun  sana b nin neden b olduğunu anlatan cins- var, kendini aktiviteye vurmuş dağ bayır yaranı var, yaşında eşek kalmamış ama hala erdal acar'a baba diyeni var, kumarı bir hayat tarzı bellemiş; skorlarıyla prim yapanı var, az saçı beyazladı diye james dean bakışları ve tamer karadağlı seslendirmesiyle adam görünmeye çalışanı var...eeee hal böyle olunca evimde pijamalarımnan keyifli keyifli oturarak ölsem ne olur; laf olsun diye elin adamını koluma takıp zoraki koklaşmalarla kendimi darlasam ne olur?

stephen colletti geldi de p. ciğim diye bana kendini kanıtladı da ben mi varmadım kocaya? peahhhhh

♣ nasıl evde kaldım?

black_widow_by_LonelyPierot
pek sevgili g. nin düğününün arifesinde bu postu kendime bir borç bildim.


insanlar sürekli yalnız olmamdan rahatsızlar...birileriyle tanışmam ve onlardan hoşlanmam gerektiğiyle ilgili cümleler kuruyor ve bunu harekete dönüştürerek birtakım yeni insanlarla karşıma çıkıp; onları bana layık gördüklerinden dem vuruyorlar...işin ilginci bazen bende böyle cümleler kurmaya başladım...ama şu var ki; ben yalnız olduğumu; en azından yalnızken düşünmüyorum...

bir kadın yalnız başına bir yere gitmeye görsün...yalnız başına bardan giren bir kadın gördüğünde insanlar; ya birini beklediğini ya da yeni birileriyle tanışmak ve flört etmek için oraya geldiğini düşünüyorlar...aksi bir durum olduğundaysa şaşırıp bahaneler uydurmaya başlıyorlar...oysa ben yalnız başıma bir yerlerde oturup bir şeyler içerken hiç yalnızmışım gibi hissetmiyorum...

en çok yalnız olduğum zamanlar milyonların içinde can hıraş bir yerlere bir şeylere yetişmeye çalıştığım zamanlar...metrobüste ayakta sıkış tıkış varmaya çalıştığım durağı beklediğim ya da iş yerine geldiğimde gördüğüm o kalabalığın içinde yalnızım... aynı zümreye dahil olduğum topluluklarda yalnızım...gece evimde uyurken ya da yalnız başıma sinemaya gittiğimde kendi kendime yetecek o kadar çok malzemem var ki neden bir başka bedeni yanıma dikeyim...üstelik belki de benim yaptığım ya da yapmayı tasarladığım kendi çapımda eğlentilerden bihaber belki de hoşlanmayan bir kimseyi...

diğer yandan yalnız yaşlanmak gibi bir korkum da yok...bazı akşamlar  koşuşturmacalarla geçen günün ardından o keşmekeşten çıkıp eve geldiğimde; asansörden iniyorum...otomat ışığı açana kadar geçen sürede gözlerimi kapıyorum...motorize hareketlerle çantamdan anahtarımı her zamanki yerinden çıkarıyorum...anahtar deliğinde dönerken şıkırdıyor...kapıyı içeri doğru ittiğimde içerisi karanlık ve sigarayla karışık ev kokuları geliyor burnuma...işte o zaman biraz yalnız olduğum geliyor aklıma ama hepsi o...ısıklar ve akabinde televizyonu açmamla yalnızlık hissi kayboluyor...bazen de karmaşık rüyalardan uyandığımda "tamam artık geçti!" deyip su getiren birileri olsa fena olmaz diye düşünüyorum ama dediğim gibi hepsi bu...